En azından kendi açımdan diyebilirim ki bir ablaya sahip olmak böyle bir şey değil. Her şey küçükken güzel. Ablamlarla aramızda bayağı bir fazla yaş farkı vardır. O nedenle de ben daha 10-15 yaş aralarındayken ikisi de evlendi. Yani çocukken ablalık gördüm sadece. Onun dışında sürekli bir aşağılama ve kendileriyle kıyaslama içlerindelerdi. Halbuki sadece ergenin tekiydim o zamanlar. Onların yapamadıklarını yaptığım için, bireysel olarak erkenden kendini gerçekleştirmiş bir birey olduğum için benim adıma mutlu olmaları gerekirken gereksiz bir nefretle karşılaştım çoğu zaman. Halbuki her işlerine koştum. Lohusa zamanı ben gidip yardımcı oldum, yeğenlerime baktım, tatillere çıkardım, eşleriyle sorunlar yaşadılar gelip kimseye söyleme diyerek içlerinde ne varsa döktüler. İçlerini rahatlatıp gerekli desteği aldıktan sonra bütün yükü benim omuzlamamı beklediler. Kendi ciddi ilişkimi sürdürürken bütün psikolojimi altüst eden dertlerini dinledim senelerce. Şimdi bende evli bir kadınım. Bizim de ilk zamanlarda bir çok saçma sapan sebepten kavgamız oldu. Ama hiçbir zaman gidip de derdimi anlatıp fikir isteyecek birini istemedim yanımda. Hele ki ablamlara hayatta. Onların birbirlerinden ne kadsr nefret ettiklerini bana anlatıp, bir de yüzlerine güldüklerini görerek büyüdüm. Onlarla, kendimle ilgili bir şeyimi paylaşma düşüncesi açıkçası biraz iğrenç geliyor bu durumda. Bir çok sıkıntının derdin üstesinden tek başıma geldim. Eşimle olan sıkıntıyı da onunla çözemeyeceksem eşim olmasının bir anlamı da yok. Onunla olan sıkıntımı tek başıma niye çözmeye çalışayım ki sonuçta, bana da yazık değil mi. Kendi değerinizi başkalarının size olan davranışlarıyla ölçmeyin. Bu başkası eşiniz dahi olsa. Kendinize iyi bakın.