Arkadaşlar çok sağolun. Ama biz susarsak burada, sen susarsan ben susarsam bu kızlar böylelerinin ellerinde yok olur gider... Sonra haberlerde izleriz ya karnında bebeği ile koca kurbanı oldu diye ya da genç anne bebeğine doyamadan canından oldu diye. Allah korusun. Konuşmak lazım. Ciddi ciddi vurgulamak lazım. Göstermek lazım birşeyleri tecrübesizlere. Bilmedikleri şeyler var. Yaşları küçük. Anlatmak aydınlatmak yol göstermek bize düşer... Ben kiminizden büyüğüm kiminizden küçük. Yaşım 27. İlk gebeliğim. 6 hafta sonra doğumum nasipse. Ama benim de kızım olacak. O kadar çok şey sığdırdım ki şu hayatıma... Bazı ilişkilerimde fiziksel şiddete maruz kaldım ama yerimde saymadım ben de fırlattım mesela elime geçen ne varsa... Şimdi diyorum kendime delilik çağlarım diye. Öyleymiş... Acı bi tebessümle hatırlıyorum o gözü kör inatçı günlerimi. Seven şiddet uygular mı? Seviyorsun diye kendinden mi caymalı insan? Fiziksel olmadı hep gördüğüm şiddetler. Psikolojik de gördüm. Hem de nasıl! Öyle böyle değil! Ve kendim seçtim diyordum ya... Beni doğuran anaya neler ettim. Hayır dedim benim hayatım. Benim yolum. Evet... Herkesin hayatı kendinedir. Ama anne olana kadar o kendinden geçmeler. Ki insan en büyük hataları kendinden geçtiği vakitler yapıyor ya... Neyse onlar da birer ders ve imtihan şu dünya denilen imtihan yerinde. Ne diyordum? Annelik. Anne olunca bi duruyosun. Orada bir dur diyosun. Seviyorum deyip sustukların, bu hayat benim eh kararlar da öyle diyip attığın dengesiz adımların hep birbir carpiyor yüzüne. Bu hayat benim olayı artık bu hayat bizim e dönüyor. Benim ve bebeğimin. Ben ne yaparsam... O da etkilenecek diyorsun. Ve cehenneme koşan kadın, ardına bile bakmadan uzaklaşıyorsun seni yiyip bitiren bütün yanlış adım ve kararlardan. Tekken düşünmediğini o minicik yavru düşündürüyor işte sana. En büyük derslerini o minicik bebek haykırarak öğretiyor. Anne bana zarar verme ve başkalarına da asla izin verme bu konuda, bi de bana zarar gelmesini önlediğin kadar kendine zarar gelmesine de müsade etme çünkü ben sensiz ben olamam diyor her bir tekmesinde karnına attığı. Yada duyduğun hissettiğin her bir kalp atışıyla. Öğrettiği tek şey de bu değil hani. En büyük bir diğer ders ise o el kadar meleğin, anne kıymeti. Ömrüm boyunca hiç anlamadığım kadar anlıyorum mesela annemi şuan. Henüz daha dünyaya gelmeden bana bunu söyletebiliyor minnak prensesim. Annem neler yaşamış, nasıl emek emek büyütmüş beni... Kızım öğretecek bana. Ve her ne kadar kendi ayaklarım üzerinde durabileyim diye koluma altın bileziğimi takmış da olsa yani meslek sahibi olmamı sağlamış da olsa, onu dinlemeyip çoğu vakit kendimi hiç değmezlere ezdirdigimi bana kızım gösteriyor. Ve ben annemi kızımla anlıyorum. Anne oluyorum çünkü. Annem hep güçlü durdu ya yanımda, ben de öyle olmalıyım diyorum şuan. Güçlü bir kadın mutlu bir anne olmalıyım. Kızım bunu hakediyor çünkü. Ilerde belki o da başına buyruk hareket edebilir, engelleyemeyebilirim demiyorum. Engelleyemem kendimden biliyorum. Ama sonunu da biliyorum ki... Yine kendimden. O da bir anne olacak ileride en nihayetinde. Ve o da anlayacak beni. Yani şuan nasıl güçlü olmam gerekse ve anneliği nasıl damarlarımda hissediyorsam, o zaman da... Daha şuan dünyaya bile gelmemiş bebeğimin bebeği olduğu zaman da aynı güçle hissedip kızımın yanında olucam her daim. Bunu bana aşılayan kadın, annemi de buradan kocaman öpücüklere boğuyor önünde saygıyla eğiliyorum. Iyi ki bana böylesi güçlü bir kadın olarak geldin. Ben sende gördüğümü göstericem kızıma. En büyük dileğim senin kadar olamasam da en azından tırnağın kadar olabilmek güzel ve özel kadın...